İçeriğe geç

Beni kim aramış ?

Beni Kim Aramış?

Bugün Kayseri’nin sokaklarında dolaşırken aklıma takıldı. Kimdi o kişi? Kimdi o sesi duyan, o numarayı arayan? Beni kim aramıştı? Bir an, telefonum çaldığında kalbim hızla çarptı. Evet, yine bir telefon sesi, bir anlık heyecan ve hemen ardından gelen hüsran. Telefonu aldım, cevap verdim. Ama o kişi değildi. “Merhaba, sizi arıyoruz…” gibi standart bir ses tonu. İkisini de beklemiyordum, hem o aramayı hem de başka birinin sesini. Bu yüzden kalbim biraz kırıldı, biraz da hayal kırıklığına uğradım.

Bir Arama Beklentisi

Bir hafta önce, eski bir arkadaşım aradı. Uzun zamandır görüşmemiştik, hatta bazen düşünürüm, acaba artık hiç görüşmez miyiz diye. Ama o an, o telefonu aldığımda sanki bir şeyler yeniden başlamıştı. Birini özlersiniz ya, bir anda hissettiklerinizin gerçek olduğunu görürsünüz, işte tam öyle bir şeydi. Aradı, uzun uzun konuştuk. Biraz çocukluk, biraz gençlik, biraz da birbirimize bıraktığımız o eski hatıralar. Sonra konu, nereden baksanız sıkıcı bir hâle geldi. “Beni kim aramıştı?” diye düşünmeye başladım.

Yani, aramayı o kadar istemiştim ki… O gün, Kayseri’nin güneşli ama bir yandan da hüzünlü havası içinde, o telefonun çalmasını bekledim. Hatta bir an, telefonu cebimde sırf sesinden korktuğum için, ekranını görmemek adına ekranını yüzüme çevirdim. O kadar içime işledi. Eğer yanlış bir kişi ararsa, belki de üzülürüm diye. Ama o ses, o anın anlık heyecanı, tekrar yerleştiği yeri bulmak gibi… Neredeyse bulduğum o arama, kaybolmuş gibi hissediyorum. Acaba hangi eski arkadaşım aramıştı, neden? İçimden bir ses sürekli, “Beni kim aramış?” diye fısıldıyordu.

Hüsranın Gölgesi

Telefonum çaldı. Derin bir nefes aldım. Kalbim hızlı atıyordu. Aradığım kişi nihayet arayacak mıydı? Aradım ama o olmadı. İki saniye bile sürmedi, o ses geldi: “Beni kim aramıştı?” diye düşündüm. Tam da o anda, telefonun uyarısı geldi ve cevap vermek zorunda kaldım. Ama cevap veren bambaşka bir ses oldu. Neden aradığını bile sormadan, aradım diyen bir başka hayat sesi, bir başka dünya…

İçimi kaplayan o hayal kırıklığını anlatmak gerçekten zor. İstediğiniz bir şey, beklediğiniz anlar gelmezse nasıl bir duygu? Hayal kırıklığı. Çok net bir his. Hüsran… O an yaşadığınız his, bir şeylerin beklediğiniz gibi gitmediğini görmek. Ama aynı zamanda da bu hissi sevmek… Çünkü bu hayal kırıklığı da büyütüyor insanı. Bir taraftan yıkılsa da, içini özgürleştiriyor. O yüzden hayal kırıklığımı seviyorum, belki de sadece geçip gitmesini bekliyorum.

Bir Telefon, Bin Duygu

Sonraki gün, aynı olayı bir daha yaşadım. Fakat bu kez içimdeki heyecanı kontrol edebildim. Artık umursamamayı öğrendim. Bir arama, bir ses, bir melodi… Hayat bir şekilde devam ediyor. Sonra, aniden gelen o mesajla… “Neredesin, nasılsın?” diye yazan o eski dostumun mesajıyla, aslında hayatın bana hâlâ sürprizler sunduğunu fark ettim. İnsan bazen, bir telefonun aramasını beklerken, unutuyor. Hayatını beklemekle geçiremezsin. Sonunda, arayan kişi olduğunda da başka bir ses duyduğunda, ne hissettiğini tam anlatamam.

Bir gün birinin beni araması, eski dostlardan birinin sesi, belki bir ilişkiyi yeniden canlandıracak bir cümle, ya da sadece bir ses… “Beni kim aramıştı?” sorusu, gerçekten hayatı yeniden değerlendirmek gibiydi. İşte belki de, bir zamanlar aradığımız o telefon, sadece içimizdeki boşluğu anlamak için geliyordur. Belki de anlamamız gereken şey, bazen bazı aramaların hiç gelmemesi gerektiğidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişvdcasino sorunsuz girişilbetbetexpersplash